Anasayfa Genel İsviçre’nin Kalbi Zürih 🇨🇭

İsviçre’nin Kalbi Zürih 🇨🇭

by SuPrensesi

Yine bir Pegasus indiriminde Su’ya 12.yaş doğum günü hediyesi olarak aldığım Zürih bileti ile tanıştık bu güzel ve etkileyici şehir ile… Buraya adım atar atmaz modern yaşamın, doğa ve tarih ile kusursuz bir uyum içinde olduğunu hissediyorsunuz 🙂

Biz buraya tam 2 gün ayırdık ve eğer başka bir şehir ile birleştirmeyecekseniz yeterli olacaktır.

Bizim uçuşumuz rötarlı olduğu için Zürih’e vardığımızda hava kararmıştı bu nedenle hızlı bir şekilde otelimize check-in yapıp eski şehire indik.

Niederdorf (Aşağı Köy) : Zürih’in eski şehrinin büyük bir bölümünü oluşturan bölge. Arnavut kaldırımlı caddesi trafiğe kapalı ancak insan trafiği var 🙂

İlk peynir föndüsünü yapan Adler de bu bölgede, ancak hava çok soğuktu ve aşırı kuyruk vardı çocuklarla beklemek istemedik 🙁

Biz yine bu bölgede ünlü olan Raclette Factory’de akşam yemeğimizi yedik, patates- peynir lezizdi. Tabağın adı Heidi idi:)

Limmat nehri bu şehri ikiye ayırıyor. Limmat kıyısında bir yürüyüş yapıp ilk günümüzü tamamlıyoruz.

İkinci günümüzün yürüyüş rotasına Lindenhof ile başlayıp Botanik Bahçe ile tamamlıyoruz…

1. Lindenhof Tepesi : Zürih’in en güzel manzaralarını sunan ve tarihi bir öneme sahip olan bir nokta. İsmini Ihlamur ağaçlarından alıyor. Lindenhof , ıhlamur demek 🙂
Lindenhof Tepesi, antik Roma dönemine kadar uzanan bir yerleşim alanıymış. Burada, Roma döneminde bir kale bulunduğu düşünülmektedir. Zamanla, bu bölge Zürih’in tarihi merkezinin bir parçası haline gelmiş. Tepeden Zürih Gölü, Eski Şehir ve Limmat Nehri’nin muhteşem manzarasını izlemek mümkün.
Lindenhof Tepesi, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle Zürih’in en özel yerlerinden biridir. Şehri keşfederken mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir nokta! 🌳🏞️✨

Lindenhof tepesindeki meydanın tam ortasında yer alan Hedwig Çeşmesi nin hikayesi de çok güzel. Elinde bir bayrakla güçlü bir kadın heykeli var çeşmenin üzerinde. Çeşme, 1912 yılında şehrin kadınlarını onure etmek için inşa edilmiş. Zürihin bağımsızlığını koruyan kadınların hikayesini anlatıyor. 1292 yılında şehrin erkekleri Winterhurt’ta sefere çıkmışken, Alman Dükü I. Albert ve Habsburg ordusu bunu fırsat bilip Zürih’e saldırı için hazırlığa girişmiş. Bunu duyan kadınlar asker kılığına girip düşmanı yanıltmış ve düşman geri gitmiş. Pratik zekası ile kahraman kadın ordusunu yöneten Hedwig ismini çeşmeye vermiş.

Parkın diğer tarafında satranç oynama yerleri ve salıncaklar var. Güzel havalarda burada zaman geçirmek muhteşem olur 🙂

2. Augustinerkirche : Sokakları oymalı ahşap pencereli, canlı bir mahallede bulunuyor burası. Bazı pencereler çıkıntılı, 14.yy da ev sahipleri gelen misafirleri görebilsin diye yapılmış.

Zürihin en sade kilisesi Augustinerkirche bir zamanlar Zürih’in eski kentindeki beş ana kiliseden biriymiş. İlk olarak 1270 civarında Augustinus manastırına ait bir Romanesk kilise olarak inşa edilmiş. Zürih’teki Reformasyon sırasında 
kilisede ibadete son verilmiş. Zürih’teki mevcut Hristiyan Katolik Kilisesi topluluğu, eski Augustinus kilisesini anmak için binayı yeniden inşa etmeyi planlamış ve aynı nedenle Augustinerkirche hala onların Parish kilisesi olup, 1843/44’te 
Ferdinand Stadler tarafından yeniden inşa edilmiş . 1950’lerin sonlarında kilise, orijinal yapının planlarına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Bugün bina, Zürih şehrinin Lindenhof bölgesindeki üç ortaçağ kilisesinden biri.

3. St.Peter Saat Kulesi: Aziz Peter kilisesi Zürihteki en eski kilise ve Avrupanın en büyük saat kulesi (8,7 m çapına sahip). İçinde 5 adet çan bulunuyor,en ağırı 5 tondan fazla ve Guiness rekorlar kitabında yer alıyor. Büyük olmasının yanında aynı zamanda çok ta hassas olduğu söyleniyor. Tadilatta olduğu için maalesef biz içerisini gezemedik. Ancak kendisi dışarıdan da pek bir fotojenik 🙂

4. Bahnhofstrasse: Zürihin kalbi, Avrupanın en pahalı, dünyanın da 3.en pahalı caddesiymiş. Zürih gölü ile tren istasyonu arasında 1,5 km lik bir mesafedeymiş.

5. Fraumünsterkirche : Eski kentteki dört Reform kilisesinden biri ve şehrin simgelerinden biri aynı zamanda. Girişi ücretli. Geleneksel kuruluş efsanesine göre, Doğu Frank Kralı Alman Louis’in iki kızı Hildegard ve Bertha , 
yaşamlarını Tanrı’ya adamak için inzivaya çekilmek üzere Albis Nehri üzerindeki Baldern Kalesi’ne taşındılar . 
Sık sık yakınlardaki Zürih’e gidip oradaki bir şapelde dua ediyorlardı. Allah, bu dindar kız kardeşlerin her birine yolculuklarında eşlik etmeleri için birer geyik vermişti; geyiklerin boynuzları parlıyordu ve bu sayede karanlık ormanda onlara yol gösteriyordu. Geyik onlara Limmat yakınlarında kilise inşa etmeleri gereken bir yer gösterdi. Kral Ludwig daha sonra belirlenen yerde Fraumünster Manastırı’nı kurdu ve manastırın başkanlığını ilk başta Hildegard, onun ölümünden sonra da kız kardeşi Bertha üstlenmiş.

6. Bürkliplatz : Zürih Gölü kenarında bulunan bir meydan. Limmat nehrinin batı yakasında bulunur ve Quaibrücke köprüsü ile Bellevue’ye bağlanır. Meydana Zürih’in ilk şehir mühendisi Arnold Bürkli’nin adı verilmiş. Şehrin göle ulaşımının sağlanmasında Bürkli’nin payı büyükmüş. Arboretumun batı ucunda kendisi için bir anıt bulunuyor. Meydanın ilerisinde arboretuma yürüyüş yapabilirsiniz keyifli bir yol dağ bitkileri ve yeşillikler içinde. Meydan bulunduğu konum nedeniyle toplu taşım açısından da önemli bir düğüm noktasıdır. Tekne turları da buradan kalkıyor.

1952 den beri burda olan Erkek ve kartal figürlü heykel, sanatçı Hermann Hubacher Heykel, tarafından “ Olimpos’a Kaçırma ” adıyla tasarlanmış . Eserde , oturan kartalın ( vaftiz babası Zeus ) karşısında duran ve onun tarafından cennete kaçırılıp orada şarapçı ve yatak arkadaşı olarak hizmet etmek üzere yola çıkan çoban çocuk Ganymede (Yunan mitolojisinde Troya’nın en yakışıklı erkeği olarak biliniyor) görülmekte.

Cafe Bar ODEON’da kısa bir mola… Burası tarihin yazıldığı ve yazılmaya devam edildiği yer. 1911’den beri ünlü politikacılar, yazarlar, şairler, ressamlar ve müzisyenlerin buluşma yeri olmuş burası: Albay Ulrich Wille (I. Dünya Savaşı sırasında İsviçre Ordusunda General), Rus devrimci Lenin, Hollandalı dansçı ve casus Mata Hari ve fizikçiler Albert Einstein ve Benito Mussolini ODEON’a girip çıkmışlardır.

Sıcak çikolatası, Kahvesi, Glutensiz sıcak çikolatası efsaneydi …

7. Zürih Opera Binası : 2019’da en iyi opera binası ödülü almış. Her yıl yaklaşık 300 gösteriye ve konsere ev sahipliği yapıyormuş. 1100 kişilik kapasitesi varmış.

Opera binasının önünden tramvaya binip Çin bahçesine gidiyoruz….

8. Cin Bahçesi (China Garten): Zürih gölünün kenarında, Zürihe hediye edilen bir park. Bahçe, Zürih’in Çin’deki kardeş şehri Kunming tarafından, Zürih’in Kunming’in içme ve arıtma su sistemini geliştirmesi için verilen teknik ve bilimsel hizmetlere teşekkür etmek amacıyla hediye edilmiş. 1993 yılının mayıs ve ekim ayları arasında Kunming ve Zürih belediyelerinin bahçe uzmanları ve işçileri tarafından yapılmış. Bahçenin açılışı 1994 baharında iki şehrin belediye başkanları tarafından yapılmış.

Çin bahçesinin hemen yanında çok güzel bir oyun parkı da var, çocuklu iseniz buraya girmeden geçemeyeceksiniz 🙂

Çin bahçesinden başka bir bahçeye geçiyoruz, Botanik Bahçeye…

9. Zürih Botanik Bahçesi : Zürih Üniversitesine ait olan botanik bahçesi. 53.000 m² alana sahip olan bahçede 8000 civarında bitki turu bulunmaktaymış. Bahçede farklı iklim kuşaklarına sahip olan üç adet yarım küre biçiminde sera bulunur. En büyük serada tropikal kuşak iklimi, diğer ikisi ise subtropikal ve savan iklimleri üretilmiştir. Çikas (palmiye benzeri bir tür), eğrelti otu ve orkideler de bulunuyor. Ayrıca Orta Afrika, Güney Afrika ve Güneydoğu Asya’dan akarsularını sahneleyen resimler eşliğinde üç akvaryum da bulunmakta.

Günü güzel bir yemek ile tamamlayıp HauptBahnhof üzerinden hotelimize dönüyoruz.

Akşam yemeğimizi RESTORAN ZEUGHAUSKELLER de yedik. Çok ilginç ve tarihi bir yer 1487 yılında inşa edilmiş. “Zeughaus” ismi, silah ve askeri teçhizatın burada depolandığı ve onarıldığı anlamına geliyor, çünkü ne yazık ki İsviçreliler Orta Çağ’da barış yıllarından çok savaş yıllarını biliyorlarmış. Hatta bir rivayete göre milli kahramanımız William Tell’in yayı bile burada sergileniyormuş.1926 yılından bu yana Silahhane, huzurlu ve sosyal bir yer olmuştur. Günümüzde silahlar sadece süs amaçlı kullanılıyor. Schnitzeli harika 🙂

Üçüncü günümüze ‘Lindt Home of Chocolate’ de başlıyoruz 🙂 Biletleri önceden online olarak almakta fayda var gitmeyi mutlaka istiyorsanız. Buraya gelmişken de görülmesi gereken bir yer.

1.Lindt Home of Chocolate : En büyük Lindt Çikolata Dükkanı’nın (500 m2) ve muhteşem Lindt çikolata çeşmesinin hayali ile Lindt Çikolata Evini ziyaret ediyoruz. Müze ayrıca çikolatanın İsviçre kültürel mirası hakkında etkileşimli bir çikolata müzesi. Çikolatanın kökenlerine yolculuk yapıp , kakaonun Avrupa’yı nasıl fethettiğini deneyimleyebiliyorsunuz. İcatlarıyla hayatımızı daha tatlı hale getiren İsviçreli çikolata öncülerini tanıyıp, çikolata üretim sürecini öğrenebiliyorsunuz.

Çikolata almak için Müze binasının sağındaki yoldan ilerlediğinizde Fabrika satış mağazasını tercih edebilirsiniz. Fiyatları müzenin içindeki mağazadan daha uygun 😉

2. ETH Zürih Eidgenössische Technische Hochschule Zürich) Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü : 2015/2016 dünya üniversiteleri sıralamasına göre Mühendislik ve Teknoloji alanında dünyanın en iyi 5. üniversitesidir. Albert Einstein’ın da aralarında yer aldığı ETH Zürih bünyesindeki kişiler toplamda 21 Nobel ödülü kazanmıştır.

Üniversite 1854 yılında İsviçre Konfederasyonu tarafından kurulmuş, 1855 yılında 6 bölümle eğitim vermeye başlamıştır. İlk açılan bu bölümler mimarlık, inşaat mühendisliği, makine mühendisliği, ormancılık, kimya bölümleriydi. Daha sonradan üniversiteye yeni bölümler eklenmiş siyasi bilimler, matematik, fen bilimleri ve edebiyat alanlarında yeni bölümler açılmıştır. Zürih Üniversitesi kanton yönetimine bağlıyken, ETH Zürih federal bir üniversitedir.

1909’da eğitim programı üniversite düzeyine getirildi. 1911’de günümüzde kullanılan “teknik okul” ismi verilmiş.

Albert Einstein 1896’da bu üniversiteye giriş yapmış ve burda doktora yapmış. Buradaki dolabını girip görebilirsiniz. Okula giriş- çıkış herkes için serbest. Çok farklı bir deneyim buradaki üniversite ortamını solumak, dersleri izlemek…

Üniversite aynı zamanda Zürih şehir manzarasına hakim tepede yer alıyor, Lindenhof’u karşıdan ve yukardan görebiliyorsunuz 🙂

Üniversiteye ait Doğa tarih müzesi de var ve çocuklar için ilgi çekici olabilir. ancak pazartesi günleri kapalı olduğu için biz camdan bakmakla yetinmek zorunda kaldık 🙁

3.Grossmünster : Zürihin en ihtişamlı ve en büyük kilise. Reformlar bu kilisede başladığı için önemli bir yere sahip.

Zaman su gibi akıp gidiyor, Limmat kıyısında 12.yaş doğum günümüzü kutluyoruz ve akşam yemeğine geçiyoruz… Dünkü restoranı çokk sevdik o nedenle tekrar aynı yerde yemeğimizi yiyiyoruz…

Ancak Sprüngli’de bir sıcak çikolata, pasta yemek için zamanımız yetmiyor çünkü 18:30 da kapanıyor, yapack bişey yok derken, ertesi gün havaalanında Sprüngli’ye rastlıyoruz 🙂 Şanslıydık Zürih’e tatlı bir veda ettik 🍰

Tekrar görüşmek üzere Zürih …✈️

You may also like

bir yorum bırakın