Günübirlik istanbul gezimizin ana hedefi Kuzguncukta Abdülmecid Efendi Köşkü’ndeki “İçimdeki Çocuk” sergisini gezmek de olsa, ilk durak Çengelköydeki Abdullah Ağa Yalısındaki Sütiş’ti. Boğaza karşı güzel bir kahvaltının ardından Boğaz içimize boğaz havasını depoluyoruz…
Veee sıra 20 Eylül’de açılan ve bugünlerde çok popüler olan “The Child Within Me” yani “İçimdeki Çocuk” sergisini gezmeye geldi. Sergi en az eserler kadar ilgi çekici olan Abdülmecit Efendi Köşkü’nde sergileniyor 10 Kasım 2019’a kadar.
Abdülmecid Efendi Köşkü 1880 -1885 yılları arasında Mısır Hidivi (Valisi) İsmail Paşa tarafından av köşkü olarak yaptırılmış. Daha sonra II.Abdülhamit tarafından satın alınarak amcazadesi Abdülmecit Efendi’ye tahsis edilmiş. Böylece av köşkü, sanat severliğiyle tanınan Halife Abdülmecit Efendi’nin hem yazlığı hem de ressamlığını sürdürdüğü bir sanat yuvası olmuş. 1924 yılında halifeliğin kaldırılmasıyla gayrimenkullerin tasfiyesi sonucu köşk, İstanbul Defterdarlığı’na geçmiş ve sonra da Kalkavan ailesine satılmış. 1972 yılında mülkiyetinin tamamı Yapı Kredi Bankası’na geçen bu eser son olarak 2011 yılında Koç Holding Vakfı tarafından satın alınmış.
M. Ömer Koç’un özel koleksiyonundan oluşan 60 sanatçıya ait 100 kadar eserin yer aldığı “İçimdeki Çocuk” sergisi köşkün kapısından girer girmez sizi çocukluğunuzda yolculuğa çıkarıyor. Daha Köşk’ten içeri girmeden hemen kapının önünde sizi Stefano Bombardieri’nin ‘Struzzo Rubik’ yani renkli zeka küpüne kafasını sokan devekuşu eseri karşılıyor.
Kapının hemen yan tarafında meşhur Anonim sanatçılara ait ‘Giraffe from Behind’ yani zürafa poposunu hemen görebiliyorsunuz.
Tabiki bu zürafanın bir de kafası var köşkün içinde … Yine Anonim bir sanatçının ‘Head and Neck of Giraffe’
Köşkün kapısından içeri girer girmez sizi Mehmet Ali Uysal’ın paslanmaz çelikten yapılmış devasal kağıt gemisi karşılıyor…
Dean Snyder’ın ‘Final Freeze’ … fosforlu rengi ile gözümüze çarpıyor hemen…
Ahmet Doğu İpek ve Hakan Demirel işbirliği ile ‘Soupir’ mekana özgü yerleştirme ile dikkat çekici …
İkinci kata çıkarken yine tavanda balonlarla asılı ayıcık dikkatinizi çekiyor… Anonim bir sanatçıya aitmiş.
İkinci kata çıkar çıkmaz Su’nun dikkatini ilk çeken Sinderalla’nın camdan ayakkabısı. Hale Tenger’e ait ‘Give me My Innocence Back’ adlı eser….
İlgimizi en çok çeken eserlerden biri de köşkün balkonundaki devasal kağıttan uçak… Fabrio Viale’nin ‘White Marble’
İlgimizi çeken diğer eserler de kısaca şöyle…
Hale Tenger’in ‘We Are So Lightly Here’
Carolein Smit’in ‘Skeleton with a blue bird’
Nancy Fouts’un ‘Hummingbird Turntable’
Patricia Piccinini’nin ‘Balasana’
Daphne Wright’ın ‘Kitchen Table’
Bertozzi & Casoni ‘nin ‘Minimi Avanzi’
E.V. Day ‘in ‘Mummified Barnies’
Polly Morgan’ın ‘Sandcastles’
Michael Schwarze’nin ‘Agressiver’
Clementine Keith -Roach eserleri
Ronit Baranga eserleri
Yaşam Şaşmazer’in ‘Wood and wooden sheets’
İrfan Önürmen’in ‘Cirriculum’
Yto Barrada ‘nın ‘Lyautey Unit Blocks’
Şu arkadaşlardan ben bile turstım ama Su foto çektirdi 🙂
Bunun gibi daha birçok güzel eser var…
Gelelim bahçedeki diğer eserlere ;
Jan Fabre’nin ‘The Man Who Measures the Clouds’
Groves, Simon&Johnson, Tracy ‘Giant Mushroom Fairy’
David Breuer – Weil ‘Visitor 2’
Veee kapanışı en eğlenceli olanla yapıyoruzzzz…
Biz çoooook keyif aldık kızımla, size de tavsiye ederizzz, ama bu güzelliğin tek kötü tarafı uzuuun kuyruklar beklemek. Bu kuyrukları bekleyemeyecekler için biraz detaylı yazmak istedim. Ama gitmek isteyenler için serdi 10 Kasım 2019’a kadar pazartesi günleri hariç haftanın her günü 11:00-19:00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilir. Aracı ile gidenler için hemen arka sokakta İsPark var.
Bizzz şiddetle tavsiye ederiz 6 yaş ve üzeri çocuklar için özellikle 🙂