Dünyaya açık, neşeli, sportif ve doğayla baş başa olan Kopenhag olağanüstü bir yaşam kalitesi sunuyor. Bütün bunların hepsini ‘hygge’ kelimesi özetliyor 🙂 Danimarka’ya özgü bu yaşam tarzı evini donatıp güzelleştirmeyi, pencerenin pervazına yanan bir mum koymayı, dışarısı soğukken arkadaşlarla bir araya gelip sıcak sohbetler yapmayı içeriyor. Gitmeden önce Hygge ve Lykke kitaplarını okumanızı tavsiye edebilirim 🙂
Kopenhag Hakkında Genel Bilgiler;
- Kopenhag Danimarka’nın başkenti ve en büyük şehri ,
- Danimarka’nın en büyük adası olan Zealand’de bulunuyor.
- Vikinglerin balıkçı kasabasıyken işlek bir liman kentine dönüşen Kopenhag’ın kelime anlamı, ‘ticari liman’.
- Para birimi kuron 1 kr = 0,13 Euro
- Şehrin ulaşım aracı : bisiklet
- Bir de heryer mükemmel çiçeklerle dolu…
-
Flowers make happy
Pegasus’un Kopenhag’a direk uçuşu var, biz gidiş dönüş 874 tl ödedik 2,5 ay önce alarak biletleri. Ancak promosyon döneminde daha uygun biletler bulabilirsiniz.
Steel House Copenhagen’da kaldık 5 kişi ranzalı bir odada. Çok güzel bir tecrübeydi 🙂 Temiz ve merkezi bir yerde olan hotelimize kişi başı 419 tl ödedik 2 gece için. Kopenhag gibi pahalı bir şehir için çok iyi bir fiyat. Hotel Palads Teatret’e çok yakındı ancak girip bir film izleyemedik, önünde renkli fotomuzu alıp geçtik… Zira zaman az gezilecek yer çokkk…
İlk gün uçaktan iner inmez hotelimize eşyalarımız bırakıp Kopenhag sokaklarına attık kendimizi… Hava alanında M2 ile şehir merkezine gidebiliyorsunuz. Metro ağı çok iyi aşağıya haritasını koyuyorum, ama bana soracak olursa şehir içini yürüyerek gezerseniz daha iyi olur çünkü her sokağı birbirinden güzel 🙂
Güzel sokaklara bir örnek … Olufsvej sokağı…
Biz ilk botanik bahçesi ile başlayalım dedik ama kentin her yeri park bahçe … Botanisk Have’e giderken yolumuzun üzerinde Orstedsparken karşımıza çıktı ;
- Orstedsparken : Eski savunma hendeklerinin ve yollarının, gölün etrafında romantik yürüyüş rotalarına dönüştürülmüş çok güzel bir bahçeye dönüştürülmüş burası. 1879 yılında egzotik çiçekler ve heykellerle dekore edilmiş bu parka yürüyüş yapma şansı yakaladık…
- Botanisk Have : (Nisan-Eylül : pazartesi hariç her gün 08:30-18:00, Ekim-Mart: pazartesi hariç her gün 10:00-15:30) 23500’den fazla çeşit bitki barındıran zengin botanik bahçesi. Tüm bitkilerin tanım etiketlerinde ne oldukları ve nedere yetiştikleri yazıyor. 94 m uzunluğunda ve 4000 m2 cam alana sahip çok güzel bir sera olan Palmhuset, bira yapımcısı Carl Jacobsen’in tasarımı imiş. Devasal palmiyelerin olduğu yuvarlak cam sera aynı zamanda çok sıcak oluyor… Seranın üst katlarına merdivenlerle çıkılabiliyor, bu merdivenlerde aynı zamanda güzel fotoğraflar da yakalayabilirsiniz. Bu parktan ayrılmak istemeyeceksiniz… Giriş ücreti Yetişkin : 60 DKK, Çocuk (3-16 yaş) : 40 DKK, Çocuk (0-3 yaş): ücretsiz, Öğrenci : 40 DKK (Türkiyedeki öğrenci kartınızı gösterip bu fiyattan faydalanabiliyorsunuz 😉
- Superkilen : 2013 yılında AIA (Amerikan Mimarlar Enstitüsü) Ulusal Onur Ödülü’nü alan park Kırmızı, Yeşil ve Siyah olmak üzere 3 bölümden oluşuyor. Kırmızı Meydan spor tesisleri, bisiklet yolları, sıradışı sokak lambaları ile çok hoş. Yeşil park inişli yokuşlu çimlik yeşil tepeciklerle düzenlenmiş. Siyah Meydansa beyaz eğri çizgili siyah zeminiyle en fotojenik bölge. Ama fotoğraflardan daha büyük bir alan beklentisi oluşuyor, gittiğinizde burası mıymış oluyorsunuz 🙂Sohbet etmek veya bişeyler atıştırmak için banklar ve masalar mevcut, tırmanmak için bir siyah ahtapota ve Fas’tan getirilen çeşmeye sahip bu siyah alan aynı zamanda…
Günü bir pizzacıda kapatıyoruz 🙂 Yediğimiz en pahalı pizza olabilir 🙁 (1 pizza : 55 DKK)
İlk günkü programımız bu kadardı, ikinci güne güzel bir kahvaltı ile başladık Next Door Cafe’de. Baya popüler bir mekan yer bulmak oldukça zor. Kahvaltı sonrası yola koyulduğumuzda ilk gözlemevi çıktı karşımıza …
- Rundetarn : Kule (Mayıs-Eylül her gün : 10:00 – 20:00 , Ekim-Nisan her gün 10:00-18:00 ) Gözlemevi (Temmuz-Ağustos ortası Pazar 13:00-16:00 ) Bugün de faaliyette olan gökbilim gözlemevini desteklemek amacıyla, IV.Christian tarafından 1642 yılında tasarlanan türünün tek örneğiymiş bu kule. Kuleye merdivenle çıkılmıyor dairesel bir rampa ile çıkılıyor bu da gökbilim teçhizatının 35 m yüksekliğe kadar taşınması için yapılmış. Kulenin tepesindeki manzara müthiş.1. katta bulunan eski kütüphanedeki sergiler ve bitişindeki Trinitatis kilisesinde, 18.yüzyıldan kalma işlemeli karo mahalli kaçırılmamalı. Giriş ücreti : 25 DKK . Burdan Amalienborg’taki nöbet törenine yetişmek için koşarken yine bir parkın içinden geçtik ve çimlere oturmuş meditasyon yapan insanlar gördük… Eee mutluluğun başkentinde bulunuyorduk sonuçta…
- Amalienborg : Eigtved’nin başyapıtı, Avrupa’nın en soylu meydanlarından birinde, karşılıklı dizilmiş dört saray (1750-60) görülmeye değer. Burada her gün nöbet değişim töreni (12:00) düzenleniyor. Biz de koştur koştur yetiştik bu nöbet değişim törenine 🙂Danimarkalılar’ın sevgili bayrağı Dannebrog, Kraliçe Margrethe’nin yaşadığı Shack Sarayı’nın üzerinde dalgalanıyor.
- Den Lille Havfrue (Küçük Denizkızı) : Deniz kralının kızı, sevdiği prensin kalbini kazanmak için güzel sesini bir kadın vücuduyla değiş tokuş etmiş. Sessiz sedasız, sevdiğinin bir başkasıyla olan düğününe katılmış ve orada can vermiş. Christian Andersen’in kaleminden çıkan bu acıklı hikayenin simgesi aynı zamanda Kopenhag’ın da simgesi olmuş.
- Kastellet : Her gun 06:00 -22:00 . Hendeklerle çevrili beş köşeli yıldız şeklindeki kale, kent savunmasının kilit noktasıymış. Askeri mimar Vauban’ın (17.yy) kuramları doğrultusunda inşa edilen kale, faal durumda olan en eski askeri üssü… Sur yolları üzerinde bir sürü koşan ve dolaşan insanlar,aslında burasının bir askeri üs değil de parkmış izlenimi veriyor. Kasteletin içinde bir Barok kilise (Kasteletskirken – Her gün 08:00 – 18:00), hapishane ve bir değirmen var. Her sokak bir sürprizle dolu …
- Nyhavn : 1669 yılında hollandalı mimarlar tarafından malların taşınmasını kolaylaştırmak için açılmış bu kanala ‘Yeni Liman’ denmiş. Buradaki kalabalıktan da anlayacağınız gibi kentin en popüler yerlerinden biri, ayrıca en fotojenik bölgelerinden biri tabi insan kalabalığından sıyrılabilirsiniz… Burada kentin en eski 9 numaralı eviyle (1681), Andersen’in dünyaca ünlü masallarını yazdığı (zaten burada yazmayacak da nerede yazacak…) 67 numaralı evi günümüze dek korunmuş. Biz yapmadık ama isterseniz burda bot turu da yapabilirsiniz. (Bizim zamanımız yoktu :()Burada fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız …Bu da koşan mutlu insanlar şehri Kopenhag pozu …Nyhavn’a gittiğinizde Rajissimo’da aşağıdakini mutlaka deneyin benim favorimdi …Bugün çok yoğun bir programımız olduğu için yemek için Smagsloget‘in sandviçlerinin tadına baktık. Sandviçin bir tanesi ile iki kişi doyabiliyor. İstediğiniz her çeşit sandviçi yaptırabilirsiniz.
- Christiania : Burası eski bir askeri bölge, bir grup hippi tarafından 1971 yılında kuşatılmış ve ‘Özgürkent’ ilan edilmiş. Esrar satışının serbest olduğu bölgede fotoğraf çekmek yasak, özellikle insanları çekmediğiniz sürece evleri, sokakları vb çekebilirsiniz. Giriş ücretsiz. Biz günün sonuna denk geldiği için biraz havanın karardığı saatlere denk geldik o nedenle çok ta beğenmedik… Bu Christiania ‘nınsembolik giriş kapısı. Kapının arkasında ‘You are now entering the EU’ yazıyor. Yani Christiania EU ya bağlı değil 🙂
- Tivoli : (Ekim ortası-Kasım başı, Kasım Ortası – Aralık sonu, Nisan-Eylül ortası her gün 11:00-23:00 (cuma -ctesi 24:00)) 1843’ten beri açık olan ülkenin gözde lunaparkı. Ne yazık ki kapalıydı biz gittiğimizde 🙁 Ancak dışardan bu şekilde baka kaldık görkemli kapısına 🙂 Dönüşte hotele dönmeden biraz soluklanmak için Illum alışveriş merkezinin tepesindeki Original Coffee ‘de kahvelerimizin eşliğinde meşhur alışveriş caddesi Stroget’i tepeden seyredebiliyorsunuz. Bu da şekilli kahvemiz ♥ Veee son olarak çok pahalı bir ülke olsa da ufak hatıra bişeyler almak isterseniz Flying Tiger dükkan zincirinden bişey alabilirsiniz. Buranın birmilyoncusu gibi ama tabiki herşey 1 Euro değil 🙁 Kırtasiye malzemelerinden, çiçek tohumlarına, minik oyuncaklar ve fonksiyonel / ilginç şeyler bulabileceğiniz bir dükkan. Benden bu kadar bir sonraki gezi yazısında görüşmek üzere…