Veee Floransa…
Floransa’ya giderken yol üzerindeki Bologna ‘ya uğruyoruz ☺ “Kızıl Şehir” olarak da anılan Bologna, Orta Çağ mimarisinin birçok örnekleriyle doludur ve ismini de binaların çoğunun kırmızı tuğlalı olmasından almıştır. Aynı zamanda “Bolonez sos” adını bu şehirden almıştır 😉
Şehir ayrıca lâkabındaki “kızıl”a da gönderme yapılabilecek düzeyde solcu bir şehir olmasıyla tanınır. 1088’de kurulan üniversitesi, Avrupa’nın en eski üniversitesi olarak bilinir. Dante, Erasmus ve Kopernik Bologna Üniversitesi’nin ünlü öğrencilerinden bazılarıdır.
Venedik-Floransa turları için genellikle bu şehrin havaalanını tercih ediliyor ekonomik olduğu için. Ancak kesinlikle en az birkaç saat ayırıp bu şehrin sokaklarında dolaşılmalı. Kemerler şehrinde yağmura yakalansanız bile mimarisi nedeniyle ıslanmadan şehri gezebilirsiniz ☺
Torri degli Asinelli ve Garisenda, 12.yy da Bologna’nın önemli aileleriyle başlayan kule geleneğinden günümüze kalan birkaç kuleden ikisidir.
Kısa Bologna turumuzdan sonra rotamız Floransa …
Floransa’ya aşık oldummm… Burda kaldığımız süre ban hiiiç mi hiç yetmedi o nedenle tekrar gidilmeliiii…
Floransa; İtalyan Rönesansının doğum yeri , Kuzey İtalya’daki Toskana bölgesinin başkenti ve aynı zamanda İtalya Krallığı’na da başkentlik yapmış, kültürü ve mimarisiyle dünyaca ünlü bir turizm kentidir. Leonardo da Vinci ve Michelangelo bu tarihi şehirde yetişmiş dünyaca ünlü sanatçılardır. Yine ünlü yazar ve şair Dante Alighieri bu şehirde yaşamış ve ilham almıştır.
Floransa, diplomasi becerisine sahip ve sanata düşkün zengin Medici ailesinin üç yüzyıl süren yönetimi altında, Avrupa’nın kültürel ve entelektüel merkezi haline gelmiştir.
Floransanın her sokağı ayrı güzel fakat ziyaretçilerin çoğu önce Duomo’ya yönelir. Burası şehrin coğrafi ve tarihi odak noktasıdır; Campanile ve Vaftizhane ile Museo dell’Opera del Duomo’yu gezmeye başlamak için ideal bir başlangıç noktasıdır. Güneyde yer alan şehrin politik merkezi olan Piazza della Signoria, Floransa belediye binası olarak hizmet veren Palazzo Vecchio ve İtalya’nın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan Ufizzi ile çevrelenmiştir. Dünya çapında İtalyan Rönesansının en nadir örnekleri bu müzede bulunur.
Bu müzeye çok yakın bir mesafede bulunan Arno nehrinin üzerindeki Ponte Vecchio (Eski Köprü) çok ilgi çekici bir köprüdür. Köprüler şehri Floransa’nın II. Dünya Savaşı’ndan zarar almadan tek çıkan köprüsüdür.
Kentin kalbinde yükselen muhteşem Floransa Katedrali- Santa Maria del Fiore – portakal renkli kubbesi ile Floransa’nın en ünlü sembolüdür. Avrupa’nın dördüncü büyük kilisesidir ve günümüzde bile şehrin en yüksek binasıdır. Ünlü bronz kapılarıyla Vaftizhane’nin tarihi 4. yüzyıla kadar uzanarak onu Floransa’nın en eski binalarından biri yapar.
Vaftizhane’nin Doğu Kapıları ; Lorenzo Ghiberti’nin bronz vaftizhane kapıları, 1401 yılında şehrin vebadan kurtuluşunu kutlamak üzere ısmarlanmıştı. Aralarında Donatello, Jacopo della Quercia ve Brunelleschi’nin de bulunduğu yedi sanatçı arasında yapılan bir yarışma sonucunda, Ghiberti’nin tasarımları seçilmişti. Ghiberti ve Brunelleschi’nin yarışma için hazırladıkları panolar, perspektif ve figürlerin bireyselliği açısından Floransa Gotiğinden farklıdır ve genellikle ilk rönesans eseri olarak kabul edilir.
Cennet Kapısı; Ghiberti Kuzey Kapıları üzerinde 21 yıl çalıştıktan sonra Doğu Kapıları’nı yapmakla görevlendirildi (1424-54). Michelangelo kapılara ”Cennet Kapısı” adını verdi.
Doğu kapılarındaki panolar sırasıyla;
1. Adem ile Havva’nın Cennet’ten kovuluşu
2. Kabil’in kardeşi Habil’i öldürmesi
3. Nuh’un sarhoşluğu ve sunusu
4. İbrahim ve İshak’ın kurban edilişi
5. Esav ve Yakup
6. Yusuf’un köle olarak satılması
7. Musa’nın on emri alması
8. Ceriko’nun (Eriha) düşüşü
9. Filistilerle Savaş
10. Süleyman ve Saba Melikesi
Piazza della Signoria ve Palazzo Vecchio yüzyıllarca Floransa’nın politik ve sosyal yaşamının merkezi olmuştur. Büyük çan, bir zamanlar halkı parlamento’ya çağırmak için kullanılırken, meydan Floransalılar ve ziyaretçiler için popüler bir gezinti alanı olmuştur. Meydandaki heykeller şehrin önemli tarihi olaylarını hatırlatmak için dikilmiş olsalar da, gerçekte en ünlü olay kemer altı yakınındaki kaldırım plakasıyla hatırlanır: Dini lider Girolamo Savonarola burada kazığa bağlanarak yakılmıştır.
Davud, Michelangelo’nun ünlü heykeli zulüm karşısında kazanılan zaferin sembolüdür.Orjinal heykel Galleria dell’Accademia’ya koruma amacıyla 1873’te taşınmıştır. Davud heykeli, 29 yaşındaki Michelangelo’ya döneminin en iyi heykeltraşı ünvanını kazandırmıştı.
Sabine Kadınlarının Kaçırılışı, (1583) Giambologna’nın ünlü heykelindeki kıvrnana figürler, tek parça mermerden oyulmuştur!
Cellini’nin Perseus’u, Medusa’nın kesik başını taşıyan bronz heykel (1554) I.Cosimo’nun düşmanlarına sonlarını hatırlatmak için dikilmiştir.
Bunlar en ünlü heykellerden birkaçı…
Yazıma bu seyahatte duyduğum en ilginç hikaye ile sonlandırmak istiyorum ;
Francesco del Giocondo, o zaman Floransanın en zengin ailelerinden birinin başında iken Leonardo da Vinci ile eşinin portresini yapmak için anlaşıyor. 1 yıl kendisini sarayında ağırlıyor ve portre tamamlandıktan sonra portreyi teslim almak üzere büyük bir aile töreni düzenliyor. Gecenin sonunda perdenin arkasından çıkan portreyi beğenmeyen Francesco, ben bu kadar parayı bu ufacık portre için mi verdim? üstelik eşimi çok kötü çizmişsin diyerek Leonardo da Vinci’yi kızdırır. Bu hakaretleri kabullenemeyen Leonardo da Vinci tablosunu da alarak Fransa’ya gider. Ve oraya yerleşir.
Peki bu hikayedeki ilginçlik nerde??? Bilin bakalım bu hangi tablo:) Tabiki Mona Lisa …
Tarihi bir hata! şimdi bu tablo Italya’da olsaydı Mona Lisa’yı Paris’e görmeye giden tüm turistler Floransa’ya gelecekti 🙂
Hoşçakalın 🙂